Kadının özellikle aile içinde yaşadığı şiddet aşamalı bir kısır döngüyü içerir. Şiddet uygulayan kişi uyguladığı şiddeti hakkı gibi görmeye devam ettikçe ya da kadın yaşadığı şiddete karşı koymadığı sürece devam eder. Şiddet döngüsünün aşamaları şu şekilde özetlenebilir.
Hırpalanmış kadın sendromu:
Şiddet gören kadınlarda her bir aşamada yaşanan şiddet ile ilgili farklı bir düşünce biçimi hakimdir. Bu aşamalar şu şekilde özetlenebilir:
İnkar:
İlk şiddet davranışına maruz kalan kadında şok süreci ortaya çıkar. Genellikle şiddete maruz kalan kadın bunu kabul etmez hatta kendine bile itiraf edemez. Şiddet olayını istemeden yapılmış abartılmaması gereken bir durum olarak yorumlama eğilimindedir.
Suçluluk:
Şiddete maruz kalan kadın bu aşamada bir problem olduğunu kabul etse de kendini yaşananların sorumlusu olarak görür. Şiddeti hak ettiğini düşünür ve kocasının beklentilerini gerçekleştiremediğine inanır. Yaşadığı şiddeti saklamakla beraber çevreden gelen yardım taleplerini de reddeder.
Aydınlanma:
Yaşadığı şiddetin sorumlusunun kocası olduğunu fark eder. Bu aşamada birkaç duyguyu bir arada yaşar. HERŞEYE RAĞMEN evliliğini sürdürmek ister.
Sorumluluk:
Şiddetin kendiliğinden sona ermeyeceğini kabul eder. Boyun eğmemeye ve yeni bir yaşama başlamaya karar verir. Somut adımlar atar ve neler yapabileceğini araştırır. Çevresinden destek almaya açıktır.
Şiddet kuşaktan kuşağa geçmektedir ve sadece maruz kalan kişiyi değil tanık olan kişilerin de psikolojik durumlarını olumsuz yönde etkilemektedir. Yetişkinlik ailelerinde şiddeti daha yüksek oranda yaşayanların çocuklukta aile içi şiddete maruz kaldıklarını ya da tanık olduklarını saptayan çalışmalar vardır. Türkiye'de kadın sığınma evlerinde yapılan bir araştırmada, şiddet görmüş kadınların tamamına yakınının çocukken de şiddet gördüğü ve sonradan kendi çocuklarını dövdüğü saptanmıştır. Çocukken şiddete maruz kalma ve tanık olma, psikiyatrik ve fiziksel morbidite nedeni olarak bildirilmiştir.